PSİKOLOG KİMDİR (Röportaj)

1. BİZE KENDİNİZİ TANITIR MISINIZ?                    

Ben Neşe Coşkun Özyavru. Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan sonra yabancı dilimi geliştirmek için bir yıl kadar eğitim hayatıma ara verdim. Daha sonra İstanbul Maltepe Üniversitesinde Klinik Psikoloji alanında mastır yaptım. Mastırım süresince Ege Üniversitesi Psikiyatri Kliniğinde çalışmalarda bulundum.

Uzmanlık teziminde  ‘İlköğretim ve Lise Öğrencilerinin Ağabey/Ablalarıyla İlişkide Algıladıkları Kabul-Reddin Anne-Baba Kabul-Reddi, Psikolojik Uyum, Aile İçi Çatışma ve Eş Kabul-Reddi ile İlişkisi’ konulu bir çalışma yürüttüm. Tezimi dayandığı kuramın sahibi olan ve Amerika’da Connecticut Üniversitesinde Psikoloji Profesörü olan Ronald Rohner  çalışmalarım sırasında bana çok destek oldu. Tezimden elde edilen sonuçlar ise 2008 yılında İtalya’da düzenlenen bir kongrede yayınlandı.


2. NEDEN BU MESLEĞİ SEÇTİNİZ?

Çoğu insan kendini tanımlarken ‘Benim hayatım bir roman’ der. Hayat bize ne veriyor; bazen fark ederek yaşarız. Bazen de hiç fark etmeyiz. Görmediklerimiz, fark etmediklerimiz, bakmadıklarımız ve kaçtıklarımız neden kaçtığımızı bilmeksizin.

Korkularımız, üzüntülerimiz, kaygılarımız, görüp de bakamadıklarımız, güldüğümüz, içimizin içimize sığmadığı günleri yaşarız. Ve biter. Çoğu kez ‘Hiçbir şey anlamadım şu yaşamımda. Anlatsam roman olur. Özlemlerim yarım, hayallerim yarım kaldı, keşkelerim çok oldu.’ deriz.

Her şey gibi hayatı dolu dolu, güzel yaşamak da emek ister.

‘Yağmur yağmadan gökkuşağı görülmez.’

Bu mesleği seçtim; çünkü insanların korkularında, üzüntülerinde, kaygılarında, hayal kırıklıklarında, mutsuzluk da takılıp kalmalarını istemiyorum. Evet hayat bu: İyi-kötü, güzel-çirkin ikilemi. Yağmuru yaşamak kaçınılmaz; ama gökkuşağının renklerini de görebilmeliyiz.

Cesaret, karar ve eyleme geçme. Neden yaşadığımızı, ne için yaşadığımızı bilme.

Nasıl biri olmak istediğimizi sorgulamak!

İnsanlar her yerde kendi varlıklarını hissetmeli, bakmalı, görmeliler.

Hatta bazen canlarının yanmasına izin versinler.

Sonra güzele yaklaşsınlar ve güzelliğin içinde yaşamayı öğrensinler.

Amacım bu.

 

3. BİZE MESLEĞİNİZDEN KISACA BAHSEDER MİSİNİZ?

Bu soruyu örnekler üzerinden açıklamak istiyorum:

*Yeni evli genç bir mimar iyi bir burs kazanır. Atlı aylık süreye dünyada mimari eserleri gezip görerek bilgi ve görgüsünü arttırma olanağına kavuşur. Karısı ve çocuğuyla vedalaşıp yola çıkar. Ancak uzun süre onlardan ayrı kalamayacağını anlar ve geri döner. Heyecansal planda ailesinden uzak yaşamanın zorluğunu hisseden mimar, tüm ailesinin de yol masrafını karşılayamayacağı düşüncesiyle bursu iade etmiştir.

*Genç liseli öğrenci iki yıldan beri büyük bir azimle derslerine çalışmaktadır. Evine kapanarak dışarı çok az çıkmakta ve boş zamanlarını dahi derslere ayırmaktadır. Nihayet çalışmasının semeresini görerek tıp fakültesine girmiştir. Böylece liseye girmeden önce genç yaşta ölen doktor babasının arzusunu yerine getirdiğini ve ona verdiği sözü tuttuğunu düşünmektedir.

*Genç bir adam son günlerde işten çıkarılmıştır. Öyküsüne baktığımızda son işinde aylardır bir kum kamyonunda şoför olarak çalıştığını görüyoruz. Bir gün sabah erkenden, kum yüklü kamyonuyla yola çıkmış giderken bir tanıdığının evi önünden geçer ve yol kenarında park etmiş arabasını görür. Kamyonun tüm yükünü arabasına boşaltır.

Bu üç, günlük hayat olayının ortak yanı nedir? Her biri insanların hayatında kişilerarası ilişkilerin önemini göstermektedir. Genç mimar ailesine bağlılığı nedeniyle son derece zor bulunur bir bursu tepmiştir. İkinci örnekte genç liselinin babasına verdiği söz hayatının yönünü belirlemiştir. İşsiz kalan genç ise tanıdığı birine kızgınlığının sonucunda fevri bir harekette bulunmuş ve bu hareket ona çok pahalıya mal olmuştur. Davranışlarımız; arkadaşlıklar kurmak, bir sevgi ilişkisini sürdürmek, zarar getirebilecek hareketlerden kaçınmak veya sosyal kurumlar içinde ahenkle çalışmak olsun, kişilerarası ilişkiler hayatımızı yönlendirmekte ve bireysel amaçlarımızı ve projelerimizi etkilemektedir.

Bu günlük hayat olayları arasında bir ortak nokta daha var. Her üç örnekteki kişiler rasyonel bir davranıştan ziyade heyecanlarına ve duygularına kapılmış görünmektedir. Tüm insanlar böyle midir? Genç liselinin babasına bağlılığı çok derindir. Nasıl oluyor da onun gibi bazıları tüm hayatları boyunca bir söze bağlı kalırken diğerleri en kısa zamanda sözlerinden vazgeçmektedir? Üçüncü örnekteki gencin davranışı ancak zarar getirebilirdi. Daha ucuz bir yoldan kızgınlığını ifade edebilecekken neden arkadaşının arabasına kum boşalttı? Günlük ilişkiler dünyası bu tür örneklerle ve sorularla doludur. Tüm bunlara cevap bulabilmek zaman ve enerji ister.

Psikoloji insanlar hakkında bu tür sorulara cevap aramanın yanında ruh sağlığı alanında davranışsal ve duygusal sorunları tanıma ve analiz etme, kişilik yapıları ve psikolojik değerlendirmeye yönelik ölçekler uygulama ve yorumlama, psikoterapi tekniklerini uygulama, toplumu ruh sağlığı konusunda bilinçlendirme gibi çalışmalar yapmaktadır. Aynı zamanda mesleki alanda uyulması gereken etik standartlara uygun davranışları gözetmek de çok önemlidir.

 

4. KİMLER PSİKOLOĞA GİTMELİDİR?

Aslında isteyen herkes psikoloğa  gidebilir, bence gitmelidir de. Nasıl fiziksel bir problemimiz olduğunda doktora gidiyor ve tedavi olmak için adım atıyorsak ruhsal problemlerimizin çözümü için de psikoloğa gitmemiz gerekir. Çünkü sağlık; ruhsal ve fiziksel olarak tam bir iyilik halidir.

Yaşadığımız birçok hastalık belirtisi fiziksel bir nedenden kaynaklanabileceği gibi altında yatan psikolojik nedenler de olabilir. Örneğin; kalp problemleri, kabızlık ya da ishal, kulak çınlaması, kronik uykusuzluk, kas spazmı, baş ağrısı, cinsel sorunlar, diş gıcırdatma, tırnak yeme, sırt ağrıları, aşırı terleme, alkol ve sigara kullanımının çok olması, boğazda ve ağızda kuruluk, nefes kesikliği gibi.

Bir diğer değinmek istediğim konu ise psikoloğa gitmek için hasta olmak gerekmemesidir. Çünkü herhangi bir şikayetimiz olmasa da hayatımızın dönüm noktalarında kararlar verirken, yeni bir ilişki ya da evliliğe başlarken, mesleğimizi yaparken, sosyal hayatımız içindeki problemlerle uğraşırken ya da çocuklarımızı yetiştirirken bazı dönüm noktalarında bir psikoloğa başvurmak hayatımızın yönünü değiştirerek daha mutlu olmamamızı, çocuklarımızı daha iyi yetiştirmemizi, yaşamdan daha fazla tat almamıza yardımcı olacaktır. Ancak burada yanlış anlaşılmamasını istediğim bir konu var ki, o da psikoloğun insanlara tavsiye veren, onları ne yapmaları ya da ne yapmamaları gerektiği konusunda yönlendiren bir kişi olmadığıdır. Buna ek olarak psikolog bizi yaptığımız hatalar ya da seçimlerimiz nedeniyle yargılamaz da.

 

5.HANGİ YAŞ GRUPLARININ PROBLEMLERİ İLE İLGİLENİYORSUNUZ?

Psikolog olarak yetişkin problemleriyle ilgilenmenin yanında çocuklar, ergenler ve yaşlılar ile de görüşmeler yapıyorum. Bu görüşmeler sırasında uygulama yetkim olan bazı psikolojik ve nöropsikolojik testleri uyguluyorum. Elde edilen sonuçların ışığında da görüşmelerimizi biçimlendiriyoruz. Hastalara ameliyat öncesi ve sonrası psikolojik destek veriyoruz. Başımıza gelen bir rahatsızlık bazen bizde bir travma etkisi yaratabilir. Ameliyat da bir travmadır. Bu travmanın etkilerini yok etmek ve hastalıkla daha etkin mücadele edebilmek için mutlaka iyi bir psikolojiye sahip olmak önemlidir.

 

6. SON OLARAK EKLEMEK İSTEDİKLERİZ NELERDİR?

Psikolojisi bozulmuş birçok insanın çevresindeki insanlar ona öğütler vererek, geçmişten örneklerle ya da benim zamanımda gibi başlayan cümlelerle kişilere yönlendirmeler yaparlar:

Kafana takma!

Biraz gez, dolaş!

Sabırlı ol.

Çocukların için katlanmalısın.

Bu hayat senin alın yazın

Bak her şeye sahipsin, neden mutlu olamıyorsun.

Yediğin önünde yemediğin arkanda, sen hala şikayet ediyorsun

Hasta kişiden kafasını kullanmasını, gerçekleri görmesini, güçlü olmasını isterler. Oysa psikolojik bir hastalığın pençesindeki bir insan için bu yönlendirmelerin bir faydası yoktur. Hasta kişi gerçekleri görse de uygulamaya geçirmeyi başaramayabilir. Kendini yalnız ve güçsüz hisseder. İçinde bulunduğu buhrandan çıkmanın yolunu bir türlü bulamaz. Bu nedenle böyle dönemlerde bir psikoloğa gitmek faydalı olacaktır. Psikolog durumu bilimsel bir bakış açısıyla inceleyecek ve teşhis-tedavi yöntemine en iyi şekilde karar verecektir.

 

Uzman Psikolog Neşe Coşkun Özyavru

Terrapi