YARATICI SÜREÇLER
YARATICI SÜREÇ
Iraksak Düşünme: Bir problemin olası cevapları akla en makul ve doğru geleni bulabilme yeteneği yakınsak düşünme olarak tanımlanır. Iraksak düşünce ise problemi çözmek için doğru ya da yanlış, uygun ya da değil çok çeşitli cevaplar üretebilmedir. Çoğunlukla yaratıcı düşünceler ıraksak düşüncenin bir sonucudur.
Hayal etme: “Bugünün buluşları geçmişteki hayallerdir.” Hayal etme bilinen obje ve fikirlerle zihinsel bir ortam ya da olgu tasarlamaktır. Yaratıcı bireylerin en önemli özelliği hayal güçlerinin kuvveti olmasıdır.
Einstein: “Hayal gücü bilgiden daha kuvvetlidir.”
YARATICI DÜŞÜNCENİN KARAKTERİ
Akılcılık: Bir probleme cevap olabilecek birçok fikir üretmektir.
Esneklik: Bir sorun üzerine farklı yaklaşımlar getirebilme, değişik boyutları ortaya koyabilme, farklı kategorilerde fikir üretme, bir duruma farklı perspektiflerden yaklaşabilmedir. Üretilen fikirler problemi ne kadar farklı açılardan ele alıyorlarsa esneklik o kadar yüksektir. Yaratıcı kişiler probleme farklı açılardan çözüm yolları sunarlar.
Özgünlük: Düşünce ve eylemde kendine özgü olma durumudur. Üretilen fikir ne kadar az kişinin aklına geliyorsa o kadar özgün kabul edilir. Yaratıcı kişiler orjinal düşünceler üretirler.
YARATICI ÜRÜN
Bilimsel bilgiyi ortaya koymalıdır.
Bir bilimsel olgu ile ilişkili olmalıdır.
Bilimsel bir problemi çözmek için tasarlanmalıdır.
YARATICI DÜŞÜNME VE İMAJ
Bir kavramla ilgili zihnimizde oluşan şemalar olarak tanımlanan imajlar; kişisel ve içseldirler. Aynı zamanda değişken, tamamlanmamış, sınırları kesin olarak çizilmemiş şemalardır.
Bir kavramla ilgili olarak herkes farklı imajlar oluşturabilir. Bu farklılık kişinin içinde yaşadığı dünya ile etkileşimine bağlı olarak ortaya çıkar (Norman, 1983).
İmajlar gerçek nesnelerin, tanıdık olayların ve durumların içsel gösterimleridir. Gerçeğe ya da doğrudan algılara dayalı değillerdir, hayalidirler. İmajlar kapıya imaj (reproductive) ve yaratıcı (creative) imaj olmak üzere iki türde ele alınır. Kopya imajlar zihinde yeniden tasarlanıp ele alınarak “yaratıcı imaj” sonuçları verebilirler.
Aile-çocuk dergisi, Ocak, 2005
İster kibrit kutusundan kamyon yapın, ister kağıttan uçak, herkesin içinde bir şeyler yaratmaya dair bir güdü mutlaka vardır. Bazılarımız bu yaratma isteğinin üzerine gideriz ve hangi alanlarda neyi daha iyi yarattığımızı öğreniriz. Bazen ise, “yaratmak”, zorda kaldığımız durumlarda çözüm üretmek anlamına bile gelebilir. Peki “yaratıcılık” bir özellik midir? Öğrenilir mi? Eğer öğrenilirse çocuklarımız nasıl yaratıcı yetişkinler olurlar?
Yaratıcılık sözlük anlamıyla, yeni bir şeyler ortaya koyma, daha önce var olmayan bir nesne/durum meydana getirme olarak tanımlansa da, hayatın şartlarına adapte olabilmeyi, yeni durumlar karşısında yeni baş etme yöntemleri geliştirmeyi, bireysel ihtiyaçlar karşısında en uygun tatmin şeklini “yaratmayı” da içerir. Bu nedenle yaratıcılık, hem psikolojik olgunluğun hem de bilişsel becerilerin desteklenmesi ile gelişir.
Hangi yaş döneminde hangi özellikler çocukların yaratıcılıklarını gösterir? Yaratıcılık nasıl fark edilir?
OKUL ÖNCESİ DÖNEM:
Bu dönem çocukların dış dünyayı yeni yeni keşfettikleri, her gün yepyeni kavramlarla tanıştıkları bir dönemdir.
Bilişsel gelişme dönemi olarak somut becerilerin ve tecrübelerin kullanıldığı bu dönemden yaratıcılığa ait becerileri, daha çok somut olaylar üzerinden görürüz. Bu da en çok oyun oynama davranışında gözlenir. Seçilen oyuncaklarla kurulan oyunlar, rol paylaşımı, oyunun başlaması, bitişi gibi süreçler çocuğun yaratıcılığı hakkında önemli fikirler verebilir.
Bu dönemde çocuklar etrafı keşfetmek için ardı arkası kesilmeyen “neden?” soruları sorarlar. Bu sorulara alınan cevapların yorumu, başka konularla, sorularla ve geçmiş tecrübelerle ilintilendirilmesi yaratıcı olma adına sinyaller verebilir. Örneğin; “Hani geçen gün uçak görmüştük, şimdi onu kağıttan yapalım mı anne? gibi.
Değişik nesneleri oyuncak gibi kullanma, kendi kendine icatlar, buluşlar, uygulamalar, buluşlar geliştirme de bu dönem çocuklarının yaratıcılık sergilediği alanlardır.
OKUL ÇOCUKLUĞU DÖNEMİ:
Okul döneminde çocuğun becerileri soyut alanlara da kaymaya başlar. Bu nedenle okulda alınan eğitim çocuğun yaratıcılığı için çok önemlidir.
Araştırma, proje gibi ödevlerde çocuklar kendilerinden bir şeyler ortaya koyarlar. Yaratıcılık becerisine sahip çocuklar verilen bu görevlerden mutlu olurlar. Fazla zorlanmadan sonuca giderler.
Etraflarındaki yeniliklerle ilgilenirler. Olup bitenlere dair yorum yaparlar ve daha sonraki zamanlarında bundan yararlanırlar.
EBEVEYNLERE DÜŞEN GÖREVLER:
-Çocuğu olduğu gibi kabul etmek ve çocuğun potansiyelinden tam olarak haberdar olmak gerekir.
-Yaratıcılık desteklenebilir; ancak yaratıcılık ebeveynin kendisinin yapamadıklarını çocuğa yaptırmak demek değildir.
-Hayal kurmak, yeni bir şeyler tasarlamak yaratıcılığın ilk adımıdır. Çocuğun hayal gücü desteklenmeli, çocukla birlikte hayal kurabilmeliyiz.
-Yaratıcılığın daha somut anlamda desteklenmesi; resim, boya, kağıt-kalem işleriyle gerçekleşirken, bunların çocuğun günlük hayatı içinde yer bulması önemlidir. Örneğin; resimleriyle odanın duvarlarını kaplamak, yaptığı kağıttan kalemliği masanızda kullanmak gibi. Aksi halde “yaratmak” suni bir oramda kullanılmak üzere saklanan becerilere dönüşür. Oysaki yaratıcılık, günlük hayatımız içinde yer alırsa, hem yeni yaratma etkinliklerini olumlu etkiler, hem de değer kazanır.
Sinema, tiyatro, gezi, müzeler gibi etkinlikler çocuğun kültürel açıdan zenginleşmesini sağladığı gibi yaratıcılığın kültüre yaptığı katkıları da fark eder.
Hikaye okurken başını, sonunu, devamını tahmin etmesini istemek yaratıcı düşünceyi destekler. Eşyalar üzerinden “Sence bu başka bir şey olsa ne olurdu?”gibi soru-cevap oyunları oynamak, çocuğa çok fazla yapılandırılmamış oyuncaklar almak ve bunlarla oynarken farklı farklı oyunlar oluşturabilmesine olanak sağlamak yaratıcılığı zenginleştirecektir. Sosyal durumlarda bulduğu çözüm yollarına “Başka ne yapabilirsin?” gibi alternatif üretmesini sağlamak ve bireysel çabasıyla ortaya koyduğu ürünü/etkinliği desteklemek önemlidir.
OKUL ORTAMI:
Öğrenme ortamının yaratıcılığa izin verebilmesi için temel ilke esnekliktir. Esnek bir eğitim sistemi içinde, çocuğun yaratıcı fikirlerinin desteklenmesi, öğrenme ortamına katkıda bulunmasına izin verilmesi, ortamın kendisinin ne kadar yaratıcı olduğuna bağlıdır. Eğer çocuk yaratıcı olmanın, deneyler, projeler, uygulamalar, araştırmalarla önemsendiği ve değerli olduğu mesajının verildiği bir ortamda eğitim alırsa, kendi de yaratıcılık becerilerini kullanacaktır. Böylece aynı sporda olduğu gibi, çalışan kaslar da zaman içinde güçlenecek ve daha sık kullanılacaktır.